Bugün çarşıda dolaşırken birden gözüm gazetenin birinin manşetina takıldı.Pek takıldığım yerlerden değildir gazete manşetleri. Ara sıra böyle oluyor bana, LNX markasıyla deterjan görüp Linux diye koşuyorum…
Gazetenin manşeti, evet yanlış duymadınız! Yan, alt manşet vs değil tam manşet :TSK(Türkiye Siber Kuvvetleri) idi. Hiç adetim olmadığı halde hemen 50 kuruşuma kıyarak bir gazete aldım ve heyecanla okumaya başladım…
Heyecanım uzun sürmedi. Garip bir şekilde manşete taşınan haber iç sayfalarda çok kısa bir şekilde yer almıştı. Haberin en önemli kısmı Türkiye’de adı her geçtiğinde tartışmaların odağına oturan “Red Book”(Hayır IBM’in RedBook’u değil:)a Siber güvenlik meselesinin ekleneceği/eklendiği konusu.
Eğer haber doğruysa Türkiye adına muhteşem bir gelişme ama haberin detaylarının olmaması ve benim içerden aldığım bilgilere göre çok da gerçekci değil.
Evet var birşeyler ama haberde yazdığı gibi hemen bir sonraki adımda gerçekleşecek kadar yakın değil. Medya malesef herşeyi abartmayı çok seviyor, ama bunun gibi ciddi konuları ne kadar cok abartırsa o kadar fos çıkma ihtimali artar. Konunun somut, teknik bir zeminde bu konunun tartışılmadığı o kadar belli ki…
Şimdiden olacakları tahmin etmek hiç de zor değil: Bugün, yarın, ertesi gün ekranları beyaz şapkalı jöleli hacker arkadaşlar kaplayacak makyajlı, güzel sunucuların sorularını cafcaflı yayınlayacaklar. Nasıl sağı solu hackleyip para kazandıklarını anlatacaklar. Gazeteler Pazar eklerine heyecanlı bir konu bulmanın rahatlığında yine kerameti kendinden makul hacker arkadaşları alıp istediklerini söyletecekler…
Sonra ?
Sonrası meçhul. Zira sonrası işin zor kısmı, konuşma bittikten sonra herkes ortadan dağılacak ve bir sonraki haberde tekrar aynı şeyleri işiteceğiz, izleyeceğiz, okuyacağız, heyecanlanacağız. Ve bu bir döngü olarak devam edip gidecek.
Buraya kadar olanı eleştiri kısmıydı. Peki bu konuda eleştirinin ötesinde ne yapıyoruz?
Cevabı basit: Çok ama çok çalışıyoruz… Buradaki “biz” kısmı BGA’dır. Bu çalışma yurtdışından ürün,teknoloji taşıyıp satma üzerine değil.
%100 yerli kaynak kullanarak Türkiye’de bilgi güvenliği konusunun daha ileriye gitmesi için işten fazla mesai yapma anlamında.
Normalde rakip olacağımız, belki fikren hiç uyuşmayacağımız insanları davet edip siber güvenlik konusunda neler yapabilirizi konuşuyoruz? İnanıyoruz ki bu konudaki bilgi seviyesini arttırmak rakiplerimizi de bizi de daha üst seviyelere taşıyacak.
Türkiye’nin genç ve heyecanlı nüfusunu da unutmuyoruz. Undergrounda camiaya bir sekilde girmis ama yararlı isler yapabilecek genc arkadaslarla da gorusuyoruz. Elimizden geliyorsa iş imkanları sağlayıp bilgi ve becerilerini daha hayırlı işlerde kullanmaları için dil döküyoruz. Başarılı olur muyuz düşünmeden üzerimize düşeni yapıyoruz.
Meyvelerini de almıyor değiliz. 2011 yılında yapacağımız konferanslarda bu arkadaşlardan sıkca göreceksiniz.
2011 yılında daha önce Türkiye’de hiç denenmemiş şeyleri yapmaya çalışacağız. Bilgi Güvenliği AKADEMİSİ olarak şimdiden bu konuda birlikte çalışabileceğimiz firmalarla görüşmelere başladık. Zamanla buradan ve çeşitli ortamlardan detayları sızacaktır…
İpucu olması açısından mesela 2011 yılında Siber güvenlik zirvesi düzenleyip Türkiye’nin siber güvenlik stratejisini STK olarak hazırlayacağız. Gerçek manada siber tatbikat düzenleyerek tehditlerin gerçek yüzünü göstereceğiz.
Siber güvenlik alanında üniversiteler arası yarışma düzenleyeceğiz, uluslararası bilgi güvenliği konferansı düzenleyeceğiz.
Şimdiden siber asker yetiştirme projemiz iki kurum tarafından ciddi olarak inceleniyor. Bir kuruma yetiştirme projesinin demosu yapılıyor. Aslında biz teknik olarka hazırız bu konuya. Hem de çoğu ülkenin hazır olmadığı kadar hazırız ama bu işler he demekle olmuyor. Yukarılardan, çok yukarılardan birilerinin onayı gerekiyor:)
“Başarılı olur muyuz düşünmeden üzerimize düşeni yapıyoruz.”
Gerçekten başarılı oluyorsunuz Huzeyfe Bey. Sizi, çalışma arkadaşlarınızı ve Türkiye’yi siber güvenlik alanında geliştirmek için çalışan herkesi can-ı gönülden tebrik ve takdir ederek izliyoruz.